İYİ Parti Samsun Milletvekili, Grup Başkanvekili Erhan Usta TV canlı yayınında Kübra Par’ın ‘Genel başkan adayı mısınız?’ sorusuna daha önce yazdığım gibi ‘Evet adayım’ diyerek, ekip olarak yönetime talip olduklarını, hazırlıkların sürdüğünü söyledi. Soru üzerine; İYİ Parti Gen Bşk Akşener’in kongreden vazgeçmesinin hem Akşener’e hem de partiye zarar vereceğini, en kısa sürede ihtiyaç duyulan yeniden yapılanma ve değişimin yapılması gerektiğini belirtti.
Söz arasında da kendisinin proje, propaganda ve tanıtım alanında faaliyet yürüttüğünü delegeye hakim olmadığını söyledi. Benim vurgu yaptığım; zurnanın zırt dediği yer de burası; genel başkan üyeler veya seçmen tarafından değil, delegeler tarafından seçilcek. Usta alanlarda veya televizyonlarda İYİ Parti için çalışırken, birileri tamamen teşkilat ve delegeye odaklandı. Yakında adaylığını açıklayacak olan Kürşad Zorlu için de aynı durum söz konusu.
Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez maddelerini, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, Türk milletinin mutluluğunu, Türk devletinin güçlülüğünü kayıtsız, şartsız savunanların, farklı partilerde ‘yoldaş’ değil üstüne basılıp geçilecek yola döşenen taş olmaması, söylenileni yapan dolgu malzemesi yerine yapılacağı söyleyen, edilgen değil; etken olması için, kesinlikle bir araya gelmeleri gerekir.
Hemen iktidara gelmese de iktidarı da muhalefeti de dengede tutacak denetleyecek bir partiye ihtiyaç var. Hatalarından ders çıkaran Akşener, partiyi yeniden derleyip, toparlayabilir bu denge ve denetlemeyi yapabilir veya yapamaz; en azından gemi dalgalarla boğuşurken kaptan gemiyi terk etmez, gemiyi bir limana yanaştırır ve öyle terk eder. Dernek bile 20 günde kongreye gidemezken, mecliste grubu bulunan, umut olacak bir parti 20 günde nasıl kongreye gidecek?
Bir işin nasıl yapılacağını bilirken, nasıl yapılamadığını ses çıkarmadan izlemek zorunda kalmak en büyük psikolojik işkencedir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için fırsatlardan sırasıyla yararlanıp, tehditlere karşı sırasıyla önlem almak gerekir. Ufukta seçim yok, bu acele neden? Adil; herkese fırsat eşitliği sağlayacak bir süreçte kongrenin yapılması adaylar için de parti için de memleket için de en doğru olanıdır.
İYİ Parti’nin bu kadar kısa sürede kongreye gitmesi adayların bazıları için avantaj oluştururken diğerleri için dezavantaj oluşturacak. Tek başına bu durum bile yeni oluşumun prematüre doğmasına neden olabilir. Göz olanı, akıl olacağı görür; çakma genel merkez delegeleriyle partiyi ele geçiren, bir daha koltuğunu bırakmaz. Aynı şey yapılarak farklı sonuç beklemek ahmaklığın tanımlarından biridir. Böyle durumda teşkilat ve delegeyi elinde tutan genel veya yerel seçimi kazanamasa da başkanlık seçimini kazanır..
İYİ Parti Gen Bşk Yrd Koray Aydın ‘Olağanüstü kurultayın iptal edilmesi, İYİ Parti’nin siyaset ve toplum nazarındaki güvenilirliğini ve ciddiyetini sarsacak, aynı zamanda Sayın Meral Akşener’in duruşuna, itibarına ve siyasi kariyerine de büyük zarar verecektir.’
Neymiş? Aydın, Akşener’in itibarını düşünüyormuş. Bu şartlarda çekip giden Akşener’in hangi itibarı olacak? Ne itibarı? Diğer adayların organize olmasına fırsat vermeden mevcut dengelerle kendisine şans yaratamaya çalışan, egosunun peşinden koşan, 50 yıldır yakından tanıdığım, beni de tanıyan Aydın’ın ne İYİ Parti ne de Akşener’le ilgili bir endişesi olur. Aydın bulanık suda avlanmaya çalışıyor. Teşkilat veya delegeye hakim olmayan ekipler için erken kongre bana göre maça 1-0 yenik başlamaktır.
Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan’ın sözünün üstüne söz söyleyecek kimse olmadığı, kendi ifadesiyle ‘astığı astık, kestiği kestik’ olduğu halde tüm ısrarlara rağmen AkParti Genel Başkanlığını bırakmadı, partili cumhurbaşkanlığını tercih etti.
Erdoğan’sız AkParti nasıl düşünülemezse, Meral Akşener’siz İYİ Parti de düşünülemez. Hiç kimse vazgeçilmez değildir, ancak ayrılık yeri doldurulamayacak müthiş bir boşluk oluşturmazsa. Göz olanı, akıl olacağı görür; tüm hatalarına rağmen Erdoğan’ın AkParti’den Akşener’in de İYİ Parti’den ayrılmaları durumunda yerleri doldurulamayacak müthiş boşluk doğar, partileri dağılır.
Yiğit Bulut’un ‘İstanbul BB Ekrem İmamoğlu’nun milli güvenlik sorunu olduğu’ sözüne yorumum yok; önce söze bakarım söz mü, söyleyene bakarım adam mı diye. İkisi de değil.